DİĞER
"Bu topraklarda hâlâ ailenin kutsal olduğuna dair güçlü, yıkılmaz, adeta tabu olan bir inanç mevcut. Gelenek, görenek, töre, din, siyaset bağlamında aile dokunulmaz statüsünü hâlâ koruyor. İktidar her devir aileye sırtını yaslıyor. Oysa aile karmaşık, çapraşık ve ölümcül bir hikâye benim için."
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Forster roman kişilerinin tanıdığımız kişilerden daha gerçek olduğunu, çünkü çevremizdekileri şöyle böyle anlayabildiğimiz halde roman kişilerini tam olarak anlayabildiğimizi söyler. Öykü bu olanağı vermez bize.”
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Ayfer Tunç’un Osman’ını okuyunca, bir kadın yazarın bir erkek karakteri bu kadar derinlikli anlatmasına bir kez daha hayran kaldım. Karşı cinsi anlatmak, o olmak, onun gibi düşünmek, onun duygusunu ifade etmek gerçekten güç. Alp’i yazarken ben de bu güçlüğü yaşadım.”
"Behrooz Ghamari’nin Tahran’ın Evin Hapishanesi’nde geçirdiği yılları anlattığı Tahran 1979 - Ekber’i Hatırlamak adlı kitabı, hem Şah zamanında hem de İslam cumhuriyeti döneminde toplum üzerindeki siyasi baskının odağında yer alan bu meşum kurumun içinde neler olduğuna dair sınırlı bilgimizi zenginleştiriyor. İran’ın bütün renklerini tanımak için eşsiz bir fırsat."
"Kaptanzade Ali Rıza Bey, Osmanlı Devleti’nin yıkıldığı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulduğu süreçte büyük değişimler, dönüşümler yaşayan bir toplumun kendisine bir kimlik, bir ses arayan müziğini tanımak, anlamak için kulak vermemiz gereken bir isim."
1688'de yayımlanan "Görüşmeden, Konuşmadan, Yazışmadan Haberleşme Sanatı" adlı kitap, Osmanlı haremlerinde kullanıldığı iddia edilen, sonradan Batıda "çiçek dili", Osmanlılarda ise aynı anlama gelen “lisân-ı ezher” diye anılacak olan bir “gizli dil”i ele alıyor.
Ve bir kadavra oldu. Şimdi darmadağınık bir hâlde olsa da taşına “Geldiğimize pişman olmayacağız” diye yazdırdığı mezara gitmeden önce söyleyecekleri var...
"Yerli ve millî” annelik değerleri, yıllardır izlediğimiz birçok filmde kodlanmış durumda. Kadının bu topraklarda varoluş amacı kendini adamak çünkü…
Tahar Ben Jellon bize, Fas’ın yakın tarihini de, bazen öne çıkararak bazen satır aralarında, bazen göndermelerle özlü de olsa anlatıyor. Anne ekseniyle birlikte giden bir başka eksen de bu...
© Tüm hakları saklıdır.